Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Seni ıslah eden şeyi talep etmek, dünya sevgisinden değildir." (Kenz'ul-Ummal, 5439).
İbn-i Ebi Ya'fur şöyle diyor:
İmam Sadık'a (a.s), "Biz dünyayı seviyoruz" deyince, "Dünya ile ne yapıyorsun?" diye sordu. Ben, "Dünya vesilesiyle evleniyorum, hacca gidiyorum, ailemin masraflarını karşılıyorum, kardeşlerime yardım ediyorum ve sadaka veriyorum" deyince İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Bunlar dünya değildir, bu ahirettendir." (el-Bihar, 73/106/104).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünyayı terk et. Şüphesiz dünya sevgisi, insanı kör, sağır, dilsiz ve hor kılar." (el-Kafi, 2/136/23).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünya sevgisine kapılanın kalbi üç şeye tutulur: Kendini bırakmayan bir hüzne, ondan ayrılmayan bir hırsa ve ulaşamayacağı bir arzuya." (Nehc'ul-Belağa, 228. hikmet; Şerh-i Nehc'ul-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 19/52).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Dünya sevgisi bir kulun kalbinde yer ederse sürekli üç şeyle birlikte olur: Sıkıntısı bitmeyen bir meşguliyet, zenginliğe ulaşmayan bir fakirlik ve sonuna erişilmeyen bir arzu." (el-Bihar, 77/188/38).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Dünya kalp ve bedenler için bir meşguliyettir. Allah Tebarek ve Teâlâ bizlere verdiği helal nimetin bile hesabını sorar; nerede kaldı ki haram yoldan elde edilen nimetler." (el-Bihar, 77/81/2).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünyadan faydalanan kimseler sevinçli olsalar bile kalpleri ağlar ve dünyadan kendilerine ulaşan nasip sebebiyle sevinç içinde olsalar da kendilerinden hoşnut değillerdir." (Metalib'us-Suul, s.52).
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim dünyayı severse tekebbüre kapılır. Her kim dünyayı beğenir ve güzel sayarsa haris olur. Her kim dünyayı taleb ederse tamaha kapılır. Her kim dünyayı överse dünya kendisine riya elbisesini giydirir. Her kim dünyayı isterse kendini beğenmişliğe düşer. Her kim dünyaya güvenirse, dünya onu gaflet bineğine bindirir." (Misbah'uş-Şeria, 197).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dünya sevgisi için kulaklar hikmeti duymaya karşı sağır olmuş ve kalpler basiret nurundan körelmiştir." (Gurer'ul-Hikem, 7363). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).