Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Bu dostum Cebrail Aziz ve Celil olan Allah katından haber verdi ki seni sevenlere ve yarenlerine yedi haslet vermiştir: Ölüm anında kolaylık, yalnızlıkta arkadaşlık, karanlıkta nur, korku anında güvenlik, amel terazisinin kefelerinin denk olması, Sırat'tan geçiş ve insanların cennete girişinden seksen yıl önce cennete giriş." (Bihar, 68/9/4).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü velayetimizde halis olan benim ve Ehl-i Beyt'imin yarenleri için Arş'ın etrafına minberler kurulur, Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurur: Ey Allah'ın kulları! Bana doğru gelin ki, kerametimi sizler arasında yayayım. Zira sizler dünyada eziyet çektiniz." (Uyun-u Ahbar'ir-Rıza, 2/60/232).
Resûlullah (s.a.a), "Önde olanlar öndedirler. İşte onlar en yakın olanlardır" ayetini soran İbn-i Abbas'a şöyle buyurmuştur: "Cebrail bana şöyle buyurmuştur: Onlar Ali ve takipçileridir. Onlar cennete ilk önce koşanlardır ve Allah'ın lutuf ve kerameti sebebiyle O'na yakın olanlardır." (Emali et-Tusi, 72/104).
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü kurtuluşa erenler Ali'nin yarenleridir." (Uyun-u Ahbar'ir-Rıza, 2/52/201).
Resûlullah (s.a.a), Ali'ye (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü senin taraftarların suya kanmış ve susuz olmayan bir halde gelirler. Düşmanların ise susuz bir halde gelir, su talep ederler ama hiç kimse onlara su vermez." (a.g.e., s.60/238).
Kûfe kadısı, Ammar Duhni'ye "Rafizi" deyince Ammar ağladı. Kadı ağlamasının sebebini sorunca Ammar şöyle dedi: "Ben hem kendim için ve hem senin için ağlıyorum. Kendim için ağlamamın sebebi şudur ki; sen beni layık olmadığım büyük bir makamla nitelendirdin. Rafizi olduğumu söyledin. Yazıklar olsun sana!
Halbuki İmam Sadık (a.s) bana şöyle buyurmuştur: 'Rafizi olarak adlandırılan ilk kimseler, Musa'nın (a.s) nübüvvet nişanelerini görünce ona iman eden, ona uyan, Firavun'un emrini reddeden ve bu sebeple başlarına gelen tüm belalara boyun eğen, göğüs geren sihirbazlardır. Firavun onları Rafizi olarak adlandırdı. Çünkü onu refz (red) etmişlerdi.'
O halde Rafizi Allah-u Teâlâ'nın sevmediği her şeyi reddeden ve Allah'ın emrettiği her şeyle amel eden kimsedir. Bu zamanda böyle kimseler nerede bulunur?
Kendim için ağladım, çünkü Allah'ın, kalbimden haberdar olmasından ve böyle şerafetli bir ismi kendim için kabul ettiğimden dolayı beni kınamasından ve bana şöyle buyurmasından korkuyorum: 'Ey Ammar! Sen bâtıl şeyleri reddettin mi ve itaat ederek amel ettin mi ki bu kadı senin hakkında böyle diyor?'
O halde, bu, Allah'ın beni idare edeceği ve derecemi düşüreceği takdirdedir. Ama eğer bana sıkı davranırsa efendilerimin bana şefaat etmeleri dışında şiddetli azabıma sebep olur.
Ama senin için ağlamamın sebebi ise beni, adımdan başka bir isimle adlandırıp büyük bir yalan atmandır. En şerafetli ismi en aşağılık isme değiştirdiğinden senin için Allah'ın şiddetli azabından korkuyorum. Senin bedenin, söylediğin bu sözün azabına nasıl tahammül edebilir?" (Tefsir-u Mensub-i İla İmam Askeri (a.s), 311/157). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).