"Ahzâb, 21: 'Sizin için, Allah'ı, ahiret gününü umanlar, Allah'ı çok ananlar için, Allah'ın Peygamberinde uyulacak ne güzel şeyler vardır.'
Cemaat-i Müslimin!
Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'inde buyuruyor ki: 'Allah'ın Resulü sizin için çok güzel bir davranış numunesidir. En yüksek ahlâkı nefsinde toplamış bir fazilet misalidir.'
Resul-i Ekrem de bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: 'Beni Rabbim terbiye ettiği için güzel terbiye etti.'
Diğer bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: 'Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.'
Öyle ise ey cemaat-i Müslimîn!
Dünyada ve âhirette mutlu olmak için Efendimizi, kendimize örnek almak, O'nun ahlâkıyla ahlaklanmak, her hususta O'na uymak lâzımdır. İyi biliniz ki, Rasûl-i Ekrem'in ahlâkı Kur'an'dan ibarettir. Şimdi dinleyiniz de Efendimizi size biraz anlatayım:
Önce Peygamberimizin her hareketi akilâne ve doğru idi. Ömründe hiçbir defa yalan söylemediler.
Hiç kimse ile alay etmezdi, kimsenin gıybetini yapmaz, kimseyi kıskanmazdı. İftira ve hafiyelik gibi halleri hiç sevmez, bu gibi kötü huyları şiddetle yasaklardı.
Dünyaya ve âhirete faydası olmayan sözlerle vakit geçirmezdi. Kimseye küsmez, küs duranları sevmezdi.
Efendimiz ticaretle de uğraşırdı. Fakat doğruluktan ayrılmazdı. Ticaret konusunda kıl kadar hata yapmazdı.
Aile hayatı son derece düzenli idi. Onlarla çok iyi geçinir, kendilerini asla gücendirmezdi, çocuklarını da çok severdi.
Büyüklerine hürmet, küçüklerine şefkat gösterirdi. Yetim çocuklara, dul kadınlara çok fazla hürmet eder, yardımda bulunurdu.
İş bitirmeyi çok severdi. Komşu hakkını pek gözetirdi. Komşularını asla incitmezdi. Hayvanların hakkına da dikkat ederdi. Onlara taşıyamayacakları yükü yüklemezdi.
Efendimiz cömert idi. Herkese ikram eder, bizlere de böyle yapmayı emrederdi. Hem mütevazı, hem ciddi, hem de ağırbaşlı idi.
Bir kimsenin evine, odasına girmek istediği zaman, önce kapısını çalarak izin ister, ondan sonra içeri girerdi. Selam vermeden oturmazdı. Gördüklerine selam verir ve ellerini sıkardı.
Bir meclise girdiği zaman nerede boş yer bulunursa hemen oraya otururdu. Bulundukları meclislerde her haliyle örnek olurdu. İnsanları sıkmak istemezdi. Meclis adabını çok iyi bilirdi veya onlara sıkıntı verecek halleri bulunmazdı.
Efendimiz; iyi adam, kötü adam demez, hastaların yanına gidip hallerini hatırlarını sorardı. Ancak bulaşıcı hastalık olan yerlere girilmemesini tavsiye ederdi. Bulaşıcı hastalığı olan kimselerin eline dokunmazdı. Böyle adamların yanına da gerek olmadıkça pek sokulmazdı. Cenaze arkasından kabre kadar giderdi.
Efendimiz son derece temiz ve pak idi. Temizliği çok tavsiye ederlerdi, kendini temiz tutmayan kimsenin imanının noksan olduğunu söylerlerdi. Dişlerin misvak ile sık sık yıkanmasına çok önem verirlerdi. Ümmetine de bu yolda çok sıkı emirler vermiştir.
Gusül icap etmese bile haftada bir kere gerektiğini söylerlerdi. Saçını sakalını daima yıkar, tarar, güzel kokular sürerlerdi. Kötü kokulardan kirden, pastan hoşlanmazdı.
Efendimiz herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü idi. Kimseye kötü söz söylemez, kötü muamele yapmazdı. Kimsenin sözünü kesmezdi. Hiç kimsenin gizli hallerini, ayıplarını araştırmaz, bunun son derece kötü bir şey olduğunu söylerdi.
Hizmetçilerini son derece hoş tutar, onları incitmezdi. Kendisi ne yerse, hizmetçilerine de onu yedirirdi, Kendisi ne giyerse hizmetçilerine de onu giydirirdi.
Efendimiz çalışkan insanları çok sever, tembellikten asla hoşlanmazdı. Şöyle buyururlardı: 'Hayırlınız ahlakı güzel olan, dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyip her ikisi için çalışan ve insanların başına yük olmayandır.' Kendisi için hoş görmediği bir şeyi başkaları için de hoş görmezdi.
Cemaat-i Müslimîn!
Peygamber Efendimizin ahlâkından belki binde birini bile söyleyemedim. Dünya ve ahiretimizin mamur olmasını istersek O'nun her hareketini kendimize bir örnek yapmalıyız.
O'nun yaptığını yapmalı, her dediğini tutmalı, işlemeyin dediklerini de asla işlememeliyiz. Dünyada ve ahirette en yüksek dereceyi bulmak, Allah'ın cennet ve cemaline nail olmak için her yönden Resûlullah'ı takip ediniz. Her hususta O'nu kendinize rehber yapınız.
Ona uyunuz, O'nun izini bırakmayınız. İyi biliniz ki O'nun hayatı, bütün ahlâk ve adabın uygulamalı bir tecelli yeridir.
O güzel ahlâkın tamamını nefsinde birleştirmiş, seçkin bir şahsiyet, bir kemâl numunesidir.
Kaynak : Prof. Dr.
Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri