Tarihçiler Emir'ül-Müminin'in (a.s) ilk Müslüman olan kişi olduğu hususunda görüş birliği içinde olmakla beraber, Müslümanlığını açıkladığı sırada kaç yaşında olduğu hususunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. (Ali b. Ebu Talib'in İslâm'ı ilk kabul eden kişi olduğunu belirten kaynaklardan bazıları şunlardır: Sünen-i Beyhakî 6/206; Müsned-i Ebu Hanife, No: 368, s.173; Tarih'ut-Taberî, 2/55; el-Kâmil Fi't-Tarih, 2/57; Usd'ul-Gabe, 4/16; et-Tarih, İbn-i Haldun, c.3, s.715; Bed'ul-Vahy ve's-Sîret'un-Nebeviyye, 1/262; es-Es-Sîret'ül-Halebiyye, 1/432; Müruc'uz-Zeheb,, 2/283; Uyun'ul-Eser, 1/92; el-İsabe fî Marifet'is-Sahabe, 2/507; Tarih-u Bağdad, Hatib Bağdadî, 2/18).
İmam'ın (a.s) Müslüman oluncaya kadar kesinlikle küfre girmediğini ve iman edinceye kadar hiçbir zaman şirk koşmadığını biliyoruz. Nitekim kendisi de "Ben fıtrat üzere doğdum" buyurmuştur. Bu yüzden bütün hadisçiler, ondan söz ettikleri zaman, erdemini vurgulama ifadesi olarak "Aliyyun Kerremellahu vechehu" demeyi gelenek hâline getirmişlerdir. Risaletin bağrına girdikten sonra İslâm onun kalbinin derinliklerinde vardı. Bu esas üzere Nebevî el onu eğitti ve üstün Nebevî ahlâk onu güzelliklerle bezedi.
Akkad, İmam Ali'den (a.s) söz ederken şunları söyler: "İnanç ve ruhun miladını göz önünde bulundurduğumuzda Ali'nin (a.s.) Müslüman olarak doğduğu tartışılmaz bir gerçektir. Çünkü o gözlerini İslâm'da açtı. Putlara tapmanın ne olduğunu bilmedi. İslâm davetinin başladığı evde yetişti. Öz babasının ve annesinin namaz ve ibadetinden önce, Peygamber'in (s.a.a) ve tertemiz eşinin namazından ibadeti öğrendi." (Abkariyyet'ul-İmam Ali, Abbas Mahmud el-Akkad, s.43. Allame Eminî, el-Gadîr adlı eserinde (3/220-236) Ali'nin (a.s) diğer sahabelerden önce Müslüman olduğuna dair 66 (altmış altı) hadise yer verir).
İmam Ali (a.s), yüce Peygamber'in (s.a.a) hayatında meydana gelen bütün değişiklikleri O'nunla birlikte yaşadı. O'nun fiillerini taklit ediyor, hareketlerini dikkatle izliyordu. O'na uyuyor, bütün emir ve yasaklarına itaat ediyordu. Bu, peygamber olarak görevlendirilmesinden önce başlayıp Hz. Peygamber'in (s.a.a) ömrünün en son anına kadar böyle devam etti. Tarihçiler İmam Ali'nin (a.s) Resûlullah'ın (s.a.a) hiçbir sözüne itiraz etmediği hususunda tam bir görüş birliği içindedirler.
İmam (a.s) Resûlullah'tan sonra ilk olarak kendisinin namaz kıldığını açıkça ifade eder: "Benden önce sadece Resûlullah (s.a.a) namaz kılmıştır." (Nehc'ül-Belâğa, Feyz'ül-İslâm, 397, Hutbe: 131).
Habbe el-Urenî'den şöyle rivayet edilir:
Bir gün Ali'nin (a.s) güldüğünü gördüm. O güne kadar bu şekilde azı dişleri görülecek şekilde güldüğünü hiç görmemiştim. Sonra şöyle dedi: "Allah'ım! Şu ümmetten, Peygamber'inden (s.a.a) başka benden önce namaz kılan birini bilmiyorum." (Tarih-u Dimaşk, İbn-i Asakir, 1/49, Hadis: 88).
"Rükû edenlerle beraber siz de rükûa gidin" (Bakara, 43) ayetinin tefsiri bağlamında İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet edilir: "Bu ayet Resûlullah (s.a.a) ve Ali b. Ebu Tâlib (a.s.) hakkında nazil olmuştur. Bunlar, ilk kez namaz kılan ve rükûa varanlardır." (Şevahid'ut-Tenzil, el-Haskanî, 1/85).
Aynı şekilde Enes b. Malik'ten de şöyle rivayet edilmiştir:
Resûlullah (s.a.a) buyurdu ki: "Melekler Bana ve Ali'ye yedi kere salat ettiler. Çünkü Benden ve Ali'den başka 'La ilahe illallah, Muhammed'un Resûlullah' sözü göğe yükselmiş değildi." (el-Menakıb, İbn-i Meğazilî, 14, Hadis: 19. Bunun bir benzerini de Şeyh Müfid el-İrşad adlı eserinin 30. sayfasında, 1. Bölüm 2. bapta rivayet eder. İbn-i Kesir'in Usd'ul-Gabe adlı eserinde 4/18'de de buna benzer bir hadis yer alır).