Emir'ul-Muminin Hz. Ali (a.s) halka konuşma yaptıklarında şöyle buyurdular:
"Ey insanlar! Sizin aranızdan ayrılmadan önce bana ne sormak isterseniz sorun. Allah'a ant olsun ki, sorduğunuz her soruya cevap vereceğim."
Bu sırada Sa'd bin Vakkas ayağa kalkarak şöyle dedi: "Ey Emir'ul-Muminin! Benim baş ve sakalımda ne kadar kıl var?"
Hz. Ali (a.s) cevaben şöyle buyurdular:
"Allah'a and olsun ki, habibim Resulullah (s.a.a) senin bu soruyu benden soracağını bana haber vermiştir! Senin başındaki her kılın altında sana lanet eden bir melek ve sakalının her kılı altında da seni tahrik eden bir şeytan vardır. Senin evinde de Resulullah'ın (s.a.a) torunu Hüseyin'i öldürecek bir çocuk (Ömer bin Sa'd) vardır! Bunun nişanesi ise söylediğim şeyin mısdakıdır."
Ömer bin Sa'd o zaman elleri ve karnı üzerinde emekliyordu. Hz. Hüseyin (a.s) kıyam ettiğinde Ömer bin Sa'd, Hz. Hüseyin'i (a.s) öldürmeyi üstlendi ve sonuç Hz. Ali'nin (a.s) buyurduğu gibi oldu. (Bihar'ul Envar c.10, s.125)
Neden Dualarımız Kabul Olmuyor
Emir'ul-Müminin Hz. Ali (a.s) bir Cuma günü Kufe'de çok güzel bir konuşma yaptı. Konuşmasının sonunda şöyle buyurdular:
"Ey millet! Şu yedi büyük musibetten Allah'a sığınmamız gerekir:
1-Alimin sürçmesinden.
2-Abidin ibadetten usanmasından.
3-Müminin muhtaç olmasından.
4-Eminin hıyanet etmesinden.
5-Zenginin fakir olmasından.
6-Azizin zelil bir duruma düşmesinden.
7-Fakirin hasta olmasından."
Bu esnada bir adam ayağa kalkarak şöyle dedi: "Doğru buyurdunuz ey Emir'ul-Muminin! Biz saptığımızda sen kıblemizsin, karanlıkta kaldığımızda sen nursun. Allah Teala'nın: "Ud'unî estecib lekum" (Bana dua edin size icabet edeyim) diye buyurmuş olduğu sözü hakkında senden soru sormak istiyorum. Allah-u Teala'nın böyle buyurmasına rağmen neden duamız kabul olmuyor?"
Hz. Ali (a.s) cevaben şöyle buyurdular:
"Dualarınızın kabul olmamasının sebebi, kalplerinizin sekiz şey hususunda hıyanet etmesinden dolayıdır:
Birincisi: Siz, Allah'ı tanıdınız fakat size farz kıldığı şekilde hakkını eda etmediniz. Bu yüzden bu tanıyış size bir şeyi kazandırmadı.
İkincisi: Siz, Allah'ın Peygamberine iman ettiniz ama onun sünnetine karşı çıktınız ve şeriatını öldürdünüz. O halde imanınızın neticesi nerede kaldı!
Üçüncüsü: Allah'ın, size nazil etmiş olduğu kitabı (Kur'an'ı) okudunuz fakat onunla amel etmediniz; Kur'an'ı canı gönülden kabul ettik ve ona uyacağız dediniz ama ona muhalefet ettiniz.
Dördüncüsü: Biz cehennem ateşinden korkuyoruz dediniz, o halde korkunuz nerede kaldı?
Beşincisi: Cennete rağbet etmekteyiz, dediniz. Ama her an sizi, ondan uzaklaştırmakta olan şeyleri yapıyorsunuz; o halde cennete olan rağbet ve iştiyakınız nerede kaldı?
Altıncısı: Siz, Allah'ın nimetini yediniz. Ama o nimete karşı Allah'a şükür etmediniz.
Yedincisi: Allah-u Teala sizi, şeytanla düşman olmaya emretti ve buyurdu ki: "Şüphesiz şeytan sizin düşmanınızdır; o halde ona düşman kesilin." Ama siz dilde onunla düşmanlık ettiniz, amelde ise muhalefet etmeksizin onu dost edindiniz (ona uydunuz).
Sekizincisi: Siz, halkın kusurlarını gözlerinizin önüne diktiniz. Ama kendi ayıplarınızı attınız (onları görmezlikten geldiniz) ve kınanmaya kendisinden daha layık olduğunuz kimseyi kınamaya kalkıştınız.
Bununla birlikte hangi dua sizin için kabul olabilir! Oysa siz duanın kapı ve yollarını kapadınız. O halde Allah'tan korkun, amellerinizi düzeltin, biatinizi halis edin, iyiliğe emredin, kötülükten sakındırın. Bunları yaptığınız takdirde Allah-u Teala duanızı kabul eder." (Bihar'ul Envar c.93, s.376)