İmam Kâzım'a (a.s), "Pazarda birisi feryad ederek, 'Ben Muhammed ve Âl-i Muhammed'in halis takipçisiyim' diyordu. O bir takım elbiseleri açık artırmaya koymuş ve, 'Kim bu elbiselere en fazla parayı verir?' diye feryat ediyordu" denilince şöyle buyurmuştur: "Kendi değerini bilen kimse cehalet ve helak çukuruna düşmez. Böyle bir kimsenin kime benzediğini biliyor musunuz? O tıpkı şöyle söyleyen birine benzer: 'Ben Selman, Ebuzer, Mikdad gibiyim.' Buna rağmen ölçü ve terazide hilekârlık eder ve malın ayıplarını müşteriden saklar. Bir mal alır ve onu bu malı isteyen yabancı birine pahalı bir fiyatla satar. Müşteri gidince de şöyle der: 'Ben onu istediği takdirde en az bir fiyatla da kendisine verirdim?' Acaba böyle bir kimse Ebuzer, Selman, Mikdad ve Ammar gibi midir? Hâşâ onun gibi olsun. Ama biz onun, 'Ben Muhammed ve âl-i Muhammed'in dostlarındanım, dostlarına dost ve düşmanlarına düşmanım' demesine engel olmayız." (Tefsir-u Mensub-i İla İmam Askeri (a.s), s.312/158).
İmam Rıza (a.s), iki gün huzuruna giriş izni vermediği bir gruba şöyle buyurmuştur: "Zira sizler Mü'minlerin Emiri Ali b. Ebi Tâlib'in dostları olduğunuzu iddia ettiniz. Yazıklar olsun size! O'nun dostları gerçekte, Hasan, Hüseyin, Selman, Ebuzer, Mikdad, Ammar ve Muhammed b. Ebi Bekr idiler ki O'nun hiçbir emrine muhalefet etmediler ve hiçbir sakındırdığı şeye bulaşmadılar.
Ama sizler O'nun dostları olduğunuzu söylediğiniz halde amellerinizin çoğu O'nun isteklerine aykırıdır. Birçok farzda ihmalkârlık ediyor, din kardeşlerinizin büyük haklarına itina göstermiyorsunuz." (a.g.e., 313/159).
İmam Rıza (a.s), kendisine, "Ben sizin halis takipçinizim" diyen birine şöyle buyurmuştur: "Hey! Kardeşlerine yaptığın iyilikleri ve sadakaları bu sözünle yok ettin."
"Ben sizin halis takipçiniz olduğum halde nasıl onları yok ettim?" diye sorduğunda ise, "Eyvahlar olsun sana! Bizim halis takipçilerimizin olduğunu bilmiyor musun?" diye buyurdu.
O, "Hayır bilmiyorum" deyince de İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Bizim halis takipçilerimiz, mü'min Hizkil, Âl-i Firavun'un mü'mini ve Allah-u Teala'nın hakkında 'Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi' buyurduğu Yasin sahibidir. Onlar Selman, Ebu Zer, Mikdad ve Ammar'dır. Sen kendini bunlara denk mi tutuyorsun? Bil ki sen bu iddianla melekleri ve bizleri incittin."
O şahıs şöyle dedi: "Allah'tan bağışlanma dilerim ve O'nun dergâhına yönelirim. O halde ne diyeyim?"
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Ben sizlerin dostlarınızdan ve sevenlerinizdenim. Düşmanlarınıza düşman ve dostlarınıza dostum." (a.g.e., 315/160).
İmam Askerî (a.s), hırsızlıkla suçlanan ve Ehl-i Beyt taraftarı olduğunu iddia eden birisi hakkında valiye şöyle buyurmuştur: "Allah'a sığınırım! Bu Ali'nin (a.s) taraftarlarından değildir. Allah onu, sadece Ali'nin (a.s) taraftarı olduğunu sandığı için senin eline düşürmüştür." (a.g.e., s.316/161). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).