İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Taraftarlarımız, velayetimiz yolunda birbirine bağışta bulunan, sevgimiz yolunda birbirini seven, emrimizi ihya etmek için birbiriyle görüşen kimselerdir. Şüphesiz onlar öfkelenirlerse zulmetmezler, hoşnut olurlarsa aşırı gitmezler, komşuları için bereket vesilesidirler, muaşeret ettikleri kimselere barış ve sefa içinde karışırlar." (el-Kafi, 2/236/24).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teâlâ yeryüzüne baktı ve bizi seçti ve bizim için, bize yardım eden, sevincimizle sevinen, hüznümüzle hüzünlenen, yolumuzda can ve malını feda eden taraftarlar seçti. Onlar bizdendir, bize doğru gelirler ve cennette bizimle birlikte olurlar." (Gurer'ul Hikem, 3554).
İmam Hasan (a.s), kendisine, "Ben sizin taraftarınızım" diyen birine şöyle buyurmuştur: "Ey Allah'ın kulu! Eğer bizim emir ve yasaklarımıza itaat edersen doğru söylüyorsun. Ama eğer böyle değilsen o halde ehli olmadığın yüce bir makam iddiasında bulunarak günahlarını arttırma. Ben sizin taraftarınızım deme. Aksine şöyle de: 'Ben sizin dostlarınızdan, sizi sevenlerdenim ve sizin düşmanlarınıza düşmanım.' Bu durumda sen iyi bir kimsesin ve iyiliğe meyletmişsin." (Tenbih'ul-Havatir, 2/106).
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Taraftarlarımız Allah'ı tanıyan, Allah'ın emriyle amel eden ve fazilet ehli olan kimselerdir. Onların dili doğruyu ve dürüstlüğü söyler. Yiyecekleri ölmeyecek kadardır, giyimleri ılımlıdır, yolda gidişleri tevazu iledir. Onları hasta, bön ve deli sanırsın. Oysa onlar böyle değildir. Allah'ın azameti ve kudretinin yüceliği onları o kadar etkilemiştir ki, kalpleri O'na vurulmuş ve akılları O'nun karşısında şaşkınlığa düşmüştür. Şevk ve iştiyakları, tertemiz işlerle Allah'a doğru koşmalarına sebep olmuştur. Onlar Allah için az amel etmeye razı olmazlar ve çok ameli O'nun için çok görmezler." (Bihar, 78/29/96).
Abdullah b. Ziyad şöyle diyor:
Mina'da İmam Sâdık'a (a.s) selam verdim ve şöyle arz ettim: "Ey İbn-i Resûlillah! Biz göçebe bir topluluğuz ve sürekli sizin meclisinizde hazır bulunamıyoruz. O halde bize tavsiyede bulun."
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "O halde Allah'tan sakınmaktan, doğru konuşmaktan, emanetdarlıktan, muaşeret ettiğiniz kimselerle güzel muaşerette bulunmaktan, selamı yaygınlaştırmaktan ve insanlara yemek yedirmekten ayrılmayın. Camilerinizde namaz kılın, hastalarınızı ziyaret edin, cenazelerini teşyi edin. Zira babam bana en iyi insanların biz Ehl-i Beyt'e uyanların olduğunu buyurmuştur. Eğer bir fakih varsa onlardan olmuştur, eğer bir müezzin varsa onlardan olmuştur, eğer bir imam varsa onlardan olmuştur, eğer bir emanetdar varsa onların arasından çıkmıştır, eğer bir ödünç sahibi varsa onlardan olmuştur. Bizleri işte bu şekilde halka sevdirin ve nefret ettirmeyin." (Mustedrek'ul Vesail, 8/313/9530). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).