HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 EKİM 2024, PAZARTESİ

Mü’min, oruç emanetini koruyandır

Ashâbdan Ebu Derdâ (r.a.) şöyle dedi: "Akıllıların uykusu ve iftarı ne güzeldir! Nasıl olur da akıllılar ahmakların orucuna ve uykusuz kalmalarına hayret ediyorlar? Takvâ ve yakîn sahibi olan bir kimsenin ibadetinin bir zerresi, mağrurların dağlar kadar olan ibadetinden daha üstün ve daha makbuldür!"
14.04.2022 14:14
Mü’min, oruç emanetini koruyandır
Mü’min, oruç emanetini koruyandır
İmam Gazali Hazretleri şöyle buyurdu:

"Ashâbdan Ebu Derdâ (r.a.) şöyle buyurur: 'Akıllıların uykusu ve iftarı ne güzeldir! Nasıl olur da akıllılar ahmakların orucuna ve uykusuz kalmalarına hayret ediyorlar? Takvâ ve yakîn sahibi olan bir kimsenin ibadetinin bir zerresi, mağrurların dağlar kadar olan ibadetinden daha üstün ve daha makbuldür!'

Bu sırra binaen bir âlim de şöyle buyurur: 'Nice oruçlu vardır ki oruçsuzdur ve nice oruçsuz vardır ki oruçludur. Oruçsuz oruçlu o kimsedir ki, yer, içer ve fakat âzâlarını günahlardan korur. Oruçlu oruçsuz ise, yemez içmez fakat âzâlarını günahlardan korumaz.'

Orucun mana ve sırrını anlayan bir kimse bilir ki, yemek ve içmekten geri durup diğer günahlarla yoğrulan bir kimse, tıpkı abdest alırken âzâlarını üç defa meshetmek suretiyle zâhirde âdete uymuştur. Ancak en önemli şey olan yıkamayı terk etmiştir. Bu bakımdan bu cehaletinden ötürü kıldığı namaz, merdud ve bâtıldır. Yiyip, âzalarını haramdan koruyan bir kimsenin meselesi de abdest âzâlarını birer defa yıkayıp abdest alan bir kimsenin meselesine benzer. Bu kimse, abdestin şartını yerine getirdiği için, Allah indinde namazı makbuldür, her ne kadar fazileti terk etmişse de...

Yemek ve içmekten sakınıp azalarını da haramdan koruyan bir kimsenin meselesi ise, abdest âzâlarının her birisini üçer defa yıkamak suretiyle abdest alan kimsenin meselesine benzer. Böyle bir kimse hem aslı, hem fazileti yerine getirdiğinden kemâlin zirvesine çıkmış olur.

Hz. Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurmaktadır: 'Oruç emanettir. Bu bakımdan herhangi biriniz Allah'ın kendisine teslim ettiği emaneti korusun ve zâyi etmesin.' (el-Haraitî, Mekârim' u1-Ahlâk; İbn Mesud'dan).

'Allah size, emanetleri ehline vermenizi emreder' (Nisâ/58) ayetini okuduğunda, Hz. Peygamber elini kulağına ve gözüne koyarak şöyle buyurmuştur: 'Kulak emanettir, göz emanettir.' Eğer kulak ve göz orucun emanetlerinden ve oruçla korunması gereken şeylerden olmasaydı, Hz. Peygamber, 'Ben oruçluyum desin' demezdi. Yani oruçlu bir kimseye biri söver ve onunla kavga etmek isterse, oruçlu ona, 'Dil, Allah'ın bendeki emanetidir. Onu korumakla mükellefim. Sana kötü cevap vermek suretiyle o emanete nasıl ihanet edebilirim' demelidir. Bu hakikatlerden sonra anlaşılmış olmalı ki, her ibadetin zâhiri ve bâtını, kabuğu ve özü vardır. Her ibadetin kabukları hususunda da dereceleri ve her derecenin de kademeleri vardır. Bunu bildikten sonra dilersen sadece kabukla yetinir, öze inmezsin, dilersen akıllıların er meydanına inersin."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)karabukilkhaber.com
Tüm hakları Karabük İlk haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr