HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 21 KASIM 2024, PERŞEMBE

Toplumu dilenir hale getirdiler

-Toplumu dilenir hale getirdiler
-Mehmet Şimşek, Nurettin Nebati'yi bile aratıyor
-A8, Diyanet İşleri Başkanı'nın ancak getir götürünü yapar, kendisini S'den aşağısı kesmez
-Vatandaşlık sattığınız bir ortamda vizesiz seyahat hayal
-İtibardan tasarruf etmeyeceksek vatandaşın itibarını yükselteceğiz
-BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş gündemi değerlendirdi
02.05.2024 14:44
Toplumu dilenir hale getirdiler
Toplumu dilenir hale getirdiler
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Kişisel Youtube kanalında soruları cevaplandıran Hüseyin Baş, Mehmet Şimşek'in Nurettin Nebati'yi bile aratan bir performans ortaya koyduğunu ifade ederek, iktidarın toplumu dilenir hale getirdiğini söyledi.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın açıklamaları şöyle;

"1 liradan aldıkları doları 33 katına çıkardılar"

 "Mehmet Şimşek çok büyük bir başarı ortaya koydu! O başarı da şu; Nebati'yi bile aratıyor! Yani öyle bir ekonomi düşünün ki Nurettin Nebati'yi aratan bir ekonomi yönetimi olsun. Mehmet Şimşek bu konuda çok başarılı!  Enflasyon hiçbir şekilde durdurulamadı, döviz Mehmet Şimşek görevi devraldıktan sonra yüzde yüze yakın artmış vaziyette. Mayıs seçiminden önce 17- 18 liralarda olan dolar şuan 32- 33 liralarda, 36 lira olduğunda yüzde 100 artış olmuş oluyor. Bu, hükümet devirir dünyanın neresinde olsa hükümet devirir ama biz bu yüzde yüz artışları çokça gördük. 1 liradan aldıkları doları şu anda 33 liraya getirdiler, 33 katına çıkmış bir dolar var. 20 yılda daha büyük bir başarı ortaya konamazdı herhalde ki Mehmet Şimşek bunu başarmış oldu! 

"İçler acısı bir tablo"

Bugün Cumhurbaşkanlığı Kalkınma Ofisi'nin verilerine baktığımızda; Türkiye'de 2017
yılında 3 milyon yardıma muhtaç hane sosyal yardımlardan faydalanıyormuş, bugün itibariyle bu hane sayısı 5 milyona kadar dayanmış. Yardıma muhtaç hane sayısında yüzde 52 artış var. Toplumu adeta dilenir hale getirmiş bir ekonomi yönetiminden, hükümetten bahsediyoruz. Bu tablo çok içler acısı, çok kötü bir tablo.

"Diyanet İşleri Başkanını A8 de kesmez"

Kamuda tasarruf yapalım, ekonomimiz düzelsin diyorlar. Güzel kamuda tasarruf yapıp ekonomiyi düzeltebilirsin ama en son kamuda tasarruf çağrısını Sayın Cumhurbaşkanı yapmıştı. 2021 yılında kamuda tasarruf genelgesi yayınlayıp 'elimizdeki fazlalık araçları satalım' dedi. Sonra ne oldu, kamudaki araç sayısı arttı yani bunların kamudaki tasarruf anlayışı bu. Nitekim Sayın Diyanet İşleri
Başkanı da A6 Audi marka aracını kamuda tasarruf çağrısı kapsamında satılığa çıkardı ama yerine A8 aldı ki A8 de O'nun getir götürünü yapar yani S'den aşağısı kesmez kendisini! Dolayısıyla bunlar hikaye işler! 

"Saray dakikada bir asgari ücret harcıyor"

Kamuda tasarruf yapacaksan ciddi bir tasarruf yapacaksın. Kamuda tasarruf yapacaksan Cumhurbaşkanı filosundaki 13 uçaktan tasarrufa gideceksin. Saray bugün her dakika başına bir asgari ücret harcıyor. 24 saatte yaklaşık 1500 dakika var, her gün 1500 vatandaşın emeği sarayın harcamalarına kanalize edilmiş, harcanmış oluyor. Şimdi sen kamuda tasarrufu nerede arıyorsun? Kamuda tasarruf dediğin senin çağrı yapmanla veya bir yerlerde giderleri kısıp sarayın giderlerini arttırmakla, uçak sayısını arttırmakla, yüzlerce araçlık konvoyla yapabileceğin bir tasarruf değil. Kamuda ciddi bir tasarruf yapılması lazım.

"Parayla vatandaşlık satarsan vizesiz seyahat hayal olur"

Schengen bölgesinin veya dünyanın başka bir bölgesinin bize vizesiz seyahat imkanı tanımasını ben çok imkan dahilinde görmüyorum. Uluslararası kaçakçıların, uluslararası mafya liderlerinin Türkiye'de cirit attığı bir ortamda, milyonlarca sığınmacının kaçak bir şekilde yaşadığı bir ortamda hatta pasaportlandırıldığı bir ortamda,  400 bin dolara sokaktan geçen birine vatandaşlık sattığınız bir
ortamda diğer ülkeler sizin vatandaşınızı serbest dolaşım hakkı çerçevesinde kendi ülkesine almaz. Bu hayali bir beklenti olur.  Dolayısıyla Türkiye'nin bunu çözebilmesinin tek bir yolu var, gerçekten düzgün bir yönetim anlayışı ve bu düzgün bir yönetim anlayışının yanına vatandaşına değer veren, vatandaşlığını ayrıcalıklı hale getiren bir yönetim ortaya koyabilirsen problemi çözebilmiş olabiliriz. 

"İtibar vatandaşın alım gücüyle ölçülür"

Biz vatandaşın itibarını yöneticilerin itibarında arıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı da 'itibardan tasarruf olmaz' diyor. Bin odalı saray, onlarca uçak filosu, yüzlerce araç filosu… Ama devletin itibarı yöneticisinin itibarıyla ölçülmüyor! Bakın dünyada itibarlı devletlerin vatandaşları zengindir, alım gücü yüksektir. Vatandaşlarının zengin olduğu devletlerin yöneticileri zengin değildir. Bu ülkelerde vatandaş zengindir yönetici orta hallidir. Dolayısıyla bu bizi itibarsızlaştırıyor. İtibardan tasarruf etmeyeceksek vatandaşın itibarını yükselteceğiz. Bu ülkede emekli maaşı 10 bin lira. 10 bin lira dediğimiz para Avrupa'da, Almanya'da çocuğu olan bir aileye çocuk yardımı olarak veriliyor. Bizde bir ay boyunca geçinin diye asgari ücretliye verdiğimiz parayı Avrupa'da evsize veriyorlar. Şimdi vatandaşın itibarı nerede? Ama yöneticilerimize baktığımızda itibarlarında hiçbir sorun yok!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--

logo

   E-posta: bilgi(@)karabukilkhaber.com
Tüm hakları Karabük İlk haber adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr